Annemle babamın 50 yıl öncesini anlattıkları sokakların
parfüm koktuğu, fraklı beyefendilerle, çok şık hanımefendilerle dolu eski zamanları özlemle andığımdan
değil ama bugünkü halini ve bu sokakta olanları kabullenemediğimden uzun zamandır
gitmiyordum İstiklal Caddesi'ne.
Geçenlerde gittim. Emek Sineması'nın yıkılmasına tepki
vermek için gittim. O sinema ki -hangi birini anlatsam- bana bir çok ilk duyguyu yaşatmıştır.
Aşk,ayrılık,karanlık,aidiyet.. Çok uzun zamanlar Emek Sineması'nın sadece benim için varolduğunu sanmıştım. Bugünlerde görüyorum ki aslında benim gibi çok insan varmış
emeğin sadece kendisine ait olduğunu sanan.
Demirören AVM ile tanıştım yine aynı gün. Akşamüstüydü
gittiğimde ve bende uyandırdığı ilk his çok büyük olduğuydu, sokaktaki herşeyden çok büyüktü. Sonra hava
karardı, Gulliver’in ışıkları yandı. Gulliver'in bizim dünyamızdan olmadığına artık emindim. Her tarafında
yanıp sönen renkli ışıklar vardı, uzaydan gelmiş olmalıydı.Uzaylıların aydınlatma tasarımı konusunda teknik
eksiklikleri olduğunu düşündüm.Yoksa bu kadar orantısızca büyük bir yapıyı böyle aydınlatarak neden daha da
dikkat çekici hale getirmek istesinlerdi?
Eve doğru yürürken düşünmeden edemedim , hangisinin yıkılıp
yeniden yapılmaya ihtiyacı vardı : Israrla diretildiği üzere Emek Sineması'nın mı yoksa oğlumun çocukluk nostaljisi olmaya soyunan Demirören AVM'nin mi?
Tailor : Son blog yazımdan bu yana Sultanahmet Meydanı'nın
aydınlatma tasarımı üzerinde çalışıyordum. Nihayet tasarımı Büyükşehir Belediyesi'ne teslim ettim.Umuyorum -uygulaması bittiğinde- daha estetik, tarihi daha algılanan, çevresine vizyon katan bir meydan kazanmış olacağız.
Dolmabahçe Saat Feneri |
O dönemde Sultanahmet Meydanı'nı, içindeki ve çevresindeki eserleri (ve tarihi geçmişlerini) yeterince bilmiyor olduğumu gördüm. Kendi çalışma alanımın dışında olan bazı eserleri de yakından inceleme fırsatı buldum. Bunlardan biri de Sultanahmet Çeşmesi (III. Ahmet Çeşmesi) idi. Genelde ışık ölçüm ve ayarlamalarını gece yaptığımızdan III. Ahmet Çeşmesi'nin aydınlatmasını inceleme fırsatım oldu. Çeşmesinin üzerindeki önemli yazıtların vurgulanmadığı, çeşmenin tarihi değerinin anlaşılmadığı
açıkça görülen, düz bir duvarı - fasadı aydınlatırmışçasına yapılan bu aydınlatmayı kimin yaptığını
öğrendiğimde daha da şaşırdım. İstanbul’da Galata Köprüsü, Dolmabahçe Saat kulesi gibi tarihi eserlerimizi aydınlatan önemli İtalyan aydınlatma tasarımcısı olarak duyduğum Profesör ve mimar Corrado
Terzi'ydi bu isim. Değerli bir akademisyen olduğu şüphe götürmeyen Prof. Terzi'nin yaptığı aydınlatma tasarımı
projelerini özellikle meslektaşlarımın incelemesini çok isterim. (http://www.annunziataeterzi.com)
Dolmabahçe
Saat Kulesi' nin aydınlatma tasarımı anlamındaki içler acısı halini gördükten sonra Prof. Dr. Mehmet Şener Küçükdoğu gibi ülkemizin bu alanda önde gelen akademisyenlerinin fikirlerine daha çok değer vermemiz gerektiğini bir kez daha anladım.
Bir de bu projenin "Tarihi Bina Aydınlatması
Mükemmellik Ödülü" almış olması var ki kelimeler kifayetsiz kalıyor bu ödülün yanında.
Soldier : Yard. Doç. Dr. Muhammed Garip İstanbul Büyükşehir
Belediyesi Şehir Aydınlatma ve Enerji Genel Müdürlüğü görevinden ayrılarak akademik hayatına geri döndü. Görevde
olduğu süre içinde, aydınlatma tasarımının önemi, uygulanması ve yaygınlaştırılması konularında en az biz
tasarımcılar kadar emek ve zaman harcadı. İçinde bulunduğu hiyerarşik yapının sınırlarını esnetme pahasına sektörü
desteklemekten vazgeçmeyen Muhammed Bey'in vizyonunun müdürlüğün yeni döneminde devam edeceğinden şüpheliyim. Kendisi
aydınlatma tasarımı konusunda, bilinçlendirme uğraşımızın bir neferi gibiydi. Artık kendisinden faydalanma sırası
okuldaki öğrencilerinde olacaktır.
Spy : Mesleğinizi yaşadığınız şehirde az kişinin bildiğini ama
tüketimi bol olan bir alanda hizmet verdiğinizi düşünün. Gündelik (aslında gecelik) hayatınızda gördüğünüz
yanlışlıklara tepki vermemek bir süre sonra gittikçe zorlaşmaya başlıyor. Türkiye'de aydınlatma tasarımı anlamında öyle abartılı
hatalar öyle komik uygulamalar hayata geçiriliyor ki hep belirttiğim gibi bunları yadırgamak için bu işin profesyoneli olmaya
gerek yok. Problem şu ki bu uygulamaları takip ve teşhir etmekte ben ve sektördeki diğer arkadaşlarım her yetersiz kalıyoruz
hem de sesimizi yeterince duyuramıyoruz. İnanıyorum ki kötü örnekleri açığa çıkardıkça belki bu uygulamalarda parmağı
olan (ve işini iyi yapmayan) aydınlatma armatürü üreticisi / temsilcisi firmaların tepkisini çekeceğiz ama
"doğru"ya olan ilerleyişin de ön saflarında yer alacağız.
Bu sebeple bu yazıları okuyanlara ihtiyacımız var.
Çevrenizde gördüğünüz sizi rahatsız eden, bulunduğunuz çevrenin kentsel dokusuyla uyuşmadığını düşündüğünüz mimari aydınlatma
tasarımı fotoğraflarını lütfen http://www.seven-lights.com/contact_tr.aspx aracılığıyla
bana ulaştırın.
Bu fotoğrafların mümkün olduğunca paylaşılması inanıyorum ki bu konudaki bilincin yaygınlaşmasına önemli katkı verecektir.
Rize - Köprü Aydınlatması (Ömer Can' a Selamlarla) |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.