14 Aralık 2011 Çarşamba

Tinker, Tailor, Soldier, Spy (Aşçı, Karısı, Aşığı ve biri daha..)

Tinker : Gümüşsuyunda doğdum, büyüdüm, yaşıyorum. Hayatımın büyük bir kısmında bir şekilde fonda hep İstiklal Caddesi vardır. Çocukken ekmek almaya gönderildiğim fırından, ilk gençliğimden beri gidiyor olduğum sinemalara, babamın bizi çocukken her hafta götürdüğü Ağa Lokantasından, büyüdükçe sabaha karşı gitmeye başladığım Bambi Cafe 'ye kadar hayatımın her dönemine -şimdi dönüp bakıyorum da- şahitlik etmiştir bu sokak.
Annemle babamın 50 yıl öncesini anlattıkları sokakların parfüm koktuğu, fraklı beyefendilerle, çok şık hanımefendilerle dolu eski zamanları özlemle andığımdan değil ama bugünkü halini ve bu sokakta olanları kabullenemediğimden uzun zamandır gitmiyordum İstiklal Caddesi'ne.
Geçenlerde gittim. Emek Sineması'nın yıkılmasına tepki vermek için gittim. O sinema ki -hangi birini anlatsam- bana bir çok ilk duyguyu yaşatmıştır. Aşk,ayrılık,karanlık,aidiyet.. Çok uzun zamanlar Emek Sineması'nın sadece benim için varolduğunu sanmıştım. Bugünlerde görüyorum ki aslında benim gibi çok insan varmış emeğin sadece kendisine ait olduğunu sanan.
Demirören AVM ile tanıştım yine aynı gün. Akşamüstüydü gittiğimde ve bende uyandırdığı ilk his çok büyük olduğuydu, sokaktaki herşeyden çok büyüktü. Sonra hava karardı, Gulliver’in ışıkları yandı. Gulliver'in bizim dünyamızdan olmadığına artık emindim. Her tarafında yanıp sönen renkli ışıklar vardı, uzaydan gelmiş olmalıydı.Uzaylıların aydınlatma tasarımı konusunda teknik eksiklikleri olduğunu düşündüm.Yoksa bu kadar orantısızca büyük bir yapıyı böyle aydınlatarak neden daha da dikkat çekici hale getirmek istesinlerdi?
Eve doğru yürürken düşünmeden edemedim , hangisinin yıkılıp yeniden yapılmaya ihtiyacı vardı : Israrla diretildiği üzere Emek Sineması'nın mı yoksa oğlumun çocukluk nostaljisi olmaya soyunan Demirören AVM'nin mi?



Tailor : Son blog yazımdan bu yana Sultanahmet Meydanı'nın aydınlatma tasarımı üzerinde çalışıyordum. Nihayet tasarımı Büyükşehir Belediyesi'ne teslim ettim.Umuyorum -uygulaması bittiğinde- daha estetik, tarihi daha algılanan, çevresine vizyon katan bir meydan kazanmış olacağız. 
Dolmabahçe Saat Feneri
O dönemde Sultanahmet Meydanı'nı, içindeki ve çevresindeki eserleri (ve tarihi geçmişlerini) yeterince bilmiyor olduğumu gördüm. Kendi çalışma alanımın dışında olan bazı eserleri de yakından inceleme fırsatı buldum. Bunlardan biri de Sultanahmet Çeşmesi (III. Ahmet   Çeşmesi) idi. Genelde ışık ölçüm ve ayarlamalarını gece yaptığımızdan III. Ahmet Çeşmesi'nin aydınlatmasını inceleme fırsatım oldu. Çeşmesinin üzerindeki önemli yazıtların vurgulanmadığı, çeşmenin tarihi değerinin anlaşılmadığı açıkça görülen, düz bir duvarı - fasadı aydınlatırmışçasına yapılan bu aydınlatmayı kimin yaptığını öğrendiğimde daha da şaşırdım. İstanbul’da Galata Köprüsü, Dolmabahçe Saat kulesi gibi tarihi eserlerimizi aydınlatan önemli İtalyan aydınlatma tasarımcısı olarak duyduğum Profesör ve mimar Corrado Terzi'ydi bu isim. Değerli bir akademisyen olduğu şüphe götürmeyen Prof. Terzi'nin yaptığı aydınlatma tasarımı projelerini özellikle meslektaşlarımın incelemesini çok isterim. (http://www.annunziataeterzi.com
Dolmabahçe Saat Kulesi' nin aydınlatma tasarımı   anlamındaki içler acısı halini gördükten sonra Prof. Dr. Mehmet Şener Küçükdoğu gibi ülkemizin bu alanda önde gelen akademisyenlerinin fikirlerine daha çok değer vermemiz gerektiğini bir kez daha anladım.
Bir de bu projenin "Tarihi Bina Aydınlatması Mükemmellik Ödülü" almış olması var ki kelimeler kifayetsiz kalıyor bu ödülün yanında.


Soldier : Yard. Doç. Dr. Muhammed Garip İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Aydınlatma ve Enerji Genel Müdürlüğü görevinden ayrılarak akademik hayatına geri döndü. Görevde olduğu süre içinde, aydınlatma tasarımının önemi, uygulanması ve yaygınlaştırılması konularında en az biz tasarımcılar kadar emek ve zaman harcadı. İçinde bulunduğu hiyerarşik yapının sınırlarını esnetme pahasına sektörü desteklemekten vazgeçmeyen Muhammed Bey'in vizyonunun müdürlüğün yeni döneminde devam edeceğinden şüpheliyim. Kendisi aydınlatma tasarımı konusunda, bilinçlendirme uğraşımızın bir neferi gibiydi. Artık kendisinden faydalanma sırası okuldaki öğrencilerinde olacaktır.

Spy : Mesleğinizi yaşadığınız şehirde az kişinin bildiğini ama tüketimi bol olan bir alanda hizmet verdiğinizi düşünün. Gündelik (aslında gecelik) hayatınızda gördüğünüz yanlışlıklara tepki vermemek bir süre sonra gittikçe zorlaşmaya başlıyor. Türkiye'de aydınlatma tasarımı anlamında öyle abartılı hatalar öyle komik uygulamalar hayata geçiriliyor ki hep belirttiğim gibi bunları yadırgamak için bu işin profesyoneli olmaya gerek yok. Problem şu ki bu uygulamaları takip ve teşhir etmekte ben ve sektördeki diğer arkadaşlarım her yetersiz kalıyoruz hem de sesimizi yeterince duyuramıyoruz. İnanıyorum ki kötü örnekleri açığa çıkardıkça belki bu uygulamalarda parmağı olan (ve işini iyi yapmayan) aydınlatma armatürü üreticisi / temsilcisi firmaların tepkisini çekeceğiz ama "doğru"ya olan ilerleyişin de ön saflarında yer alacağız.
Bu sebeple bu yazıları okuyanlara ihtiyacımız var. Çevrenizde gördüğünüz sizi rahatsız eden, bulunduğunuz çevrenin kentsel dokusuyla uyuşmadığını düşündüğünüz mimari aydınlatma tasarımı fotoğraflarını lütfen http://www.seven-lights.com/contact_tr.aspx aracılığıyla bana ulaştırın. 
Bu fotoğrafların mümkün olduğunca paylaşılması inanıyorum ki bu konudaki bilincin yaygınlaşmasına önemli katkı verecektir.
Rize - Köprü Aydınlatması   (Ömer Can' a Selamlarla)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.